Çamasır Makinesinin Tarihi Gelisimi
Günümüzdeki bu modern yıkama teknolojisi öncesinde çamaşır yıkamak hiçte öyle tahmin ettiğiniz gibi kolay bir iş değildir. Çamaşır yıkama işlemi bazen bir günün tamamına bazen iki iki günü bulan zorlu bir uğraş olarak çıkmaktaydı karşımıza. Çağdaş teknolojinin öncesinde çamaşır yıkamak hiç de sanıldığı kadar kolay, sıradan bir iş değildi. Çamaşır yıkamak, en az iki günlük, uzun bir uğraş gerektiriyordu.
Çamaşır yıkamaya başlamadan önce bir hazırlık süreci gerekiyordu ve yıkama işleminden bir gün önce meşe odunu külünün bir gaz tenekesi yada kazan içinde kaynatılması gerekmekteydi. O su ateşten indirildikten sonra bir müddet dinlenmeye bırakılırdı. Küller iyiden iyiye dip kısma çöküp, su tamamiyle durulaşırdı. Çamaşıra yıkama işlemine başlanacağı vakit ocakta kaynayan su ile soğuk küllü su, uygun miktarda (çoğunlukla bir tas küllü suya iki tas sıcak su), leğende karıştırılır: bu su ve sabunla çamaşırlar yıkanırdı.
Küllü su kullanarak çamaşır yıkamanın tek zorluğu sadece fazladan harcanmış olan vakit ve verilen emekten ibaret değildi; kaynar su, küllü su, kimilerinin buna ilave ettiği soda ile çamaşırların kirini çıkarabilmek için iyice çitilemek, çamaşır yıkayanların ellerinde ağır tahribat yapardı.
1858’ tarihinde Hamilton E. Smith, Amerika’nın ve aynı zamanda da dünyanın bilinen ilk mekanik çamaşır yıkama aletinin patentini alarak bu teknoloji ile tanışmamız için ilk adımı attı. İlk dönemlerdeki çamaşır makineleri oldukça basit bir düzenekten oluşmaktaydı. Bu makineler büyük bir kutu biçiminde bulunan tekne içindeki dönen çarklardan ibaretti. Teknenin yanında yer alan kol elle çevrildiği zaman içinde yer alan çarklar da dönerek suyun içinde yer alan çamaşırları karıştırır, bu çamaşırların kirlerini akıtırdı. Ancak bu makineleri kullanmak büyük bir güç istemekte ve neredeyse çamaşır tokaçlamak kadar zor bir işti.
1908 tarihinde ise, Amerikalı A.J. Fisher tarafından elektrik motoru kullanarak çalışan bir makine geliştirildi. Bilinen bu İlk motorlu çamaşır makinelerinin bir çoğunun çalışma sistemi teknenin ortasına hem yukarıya-aşağı yönlere hem de sağa-sol yönlere doğru hareket eden bir mille tutturulmuş olan karıştırıcı, yıkanmak istenen çamaşırları da bu tambur içinde çevirerek sabunlu olan suyun aralarından geçmesini sağlar ve çamaşırları yıkardı.
20 yüzyıl ortalarına gelindiğinde bir İngiliz firması bu karıştırıcıyı teknenin iç kenarına yerleştirmiş, bir pervane hızıyla dönmeye başlayan karıştırıcının içinde bulunan çamaşırlara değmeden sadece suyu belirli bir şiddetle karıştırarak, su içinde alabora olan yıkama esnasında sürekli olarak dönen çamaşırların yıkanmasını sağlamıştır. Yıkama sisteminde kullanılmaya başlanılan Bu teknoloji, teknik özellikleri oldukça ilerlemiş olan günümüz çamaşır makinelerinde kullanılan sistemin ilk örneği olarak kabul edilebilir.
Otomatik çamaşır makinelerinde ki bu hızlı dönüş istemi sadece çamaşırların yıkanması için değil aynı zamanda makine içerisinde daha önceden yıkanmış olan çamaşırların suyunun sıkılması işleminde de kullanılır. Yıkama işlemi sona erdikten sonra tekne içinde büyük bir hızla döndürülmeye devam edilen çamaşırlar , santrifüj (merkezkaç) gücü yardımıyla sularını kaybeder ve kısa süreli olan bir havalandırma işleminden sonra ütülenecek kadar sudan arınmış ve nemli bir hale gelirler.
Türkiye’de ise çamaşır makinesine talep 1950 li yıllara geldikten sonra kendisini hissettireye başlamış 1959 tarihinde günümüzde de ülkemizin en önemli Beyaz Eşya ve Elektrikli Ev Aletleri üreticilerinden olan Arçelik tarafından bir yıl sonra ise Profilo tarafından üretilmeye ve satılmaya başlanmıştır. kendini hissettirmiş, 1959’da Arçelik, bir sene sonra Profilo imalata başlamıştır. Bugün 18 şirket bulunan sektörde imalatın %53’ü bu iki firma tarafından gerçekleştirilmektedir. Bugün yurdumuzda her yıl milyonlarca çamaşır makinesi üretilmekte ve bunların bir kısmı iç pazarda satıldıktan sonra geriye kalanları ihraç edilerek ülke ekonomisine büyük katkılar sağlamaktadır.
Çamaşır yıkamaya başlamadan önce bir hazırlık süreci gerekiyordu ve yıkama işleminden bir gün önce meşe odunu külünün bir gaz tenekesi yada kazan içinde kaynatılması gerekmekteydi. O su ateşten indirildikten sonra bir müddet dinlenmeye bırakılırdı. Küller iyiden iyiye dip kısma çöküp, su tamamiyle durulaşırdı. Çamaşıra yıkama işlemine başlanacağı vakit ocakta kaynayan su ile soğuk küllü su, uygun miktarda (çoğunlukla bir tas küllü suya iki tas sıcak su), leğende karıştırılır: bu su ve sabunla çamaşırlar yıkanırdı.
Küllü su kullanarak çamaşır yıkamanın tek zorluğu sadece fazladan harcanmış olan vakit ve verilen emekten ibaret değildi; kaynar su, küllü su, kimilerinin buna ilave ettiği soda ile çamaşırların kirini çıkarabilmek için iyice çitilemek, çamaşır yıkayanların ellerinde ağır tahribat yapardı.
1858’ tarihinde Hamilton E. Smith, Amerika’nın ve aynı zamanda da dünyanın bilinen ilk mekanik çamaşır yıkama aletinin patentini alarak bu teknoloji ile tanışmamız için ilk adımı attı. İlk dönemlerdeki çamaşır makineleri oldukça basit bir düzenekten oluşmaktaydı. Bu makineler büyük bir kutu biçiminde bulunan tekne içindeki dönen çarklardan ibaretti. Teknenin yanında yer alan kol elle çevrildiği zaman içinde yer alan çarklar da dönerek suyun içinde yer alan çamaşırları karıştırır, bu çamaşırların kirlerini akıtırdı. Ancak bu makineleri kullanmak büyük bir güç istemekte ve neredeyse çamaşır tokaçlamak kadar zor bir işti.
1908 tarihinde ise, Amerikalı A.J. Fisher tarafından elektrik motoru kullanarak çalışan bir makine geliştirildi. Bilinen bu İlk motorlu çamaşır makinelerinin bir çoğunun çalışma sistemi teknenin ortasına hem yukarıya-aşağı yönlere hem de sağa-sol yönlere doğru hareket eden bir mille tutturulmuş olan karıştırıcı, yıkanmak istenen çamaşırları da bu tambur içinde çevirerek sabunlu olan suyun aralarından geçmesini sağlar ve çamaşırları yıkardı.
20 yüzyıl ortalarına gelindiğinde bir İngiliz firması bu karıştırıcıyı teknenin iç kenarına yerleştirmiş, bir pervane hızıyla dönmeye başlayan karıştırıcının içinde bulunan çamaşırlara değmeden sadece suyu belirli bir şiddetle karıştırarak, su içinde alabora olan yıkama esnasında sürekli olarak dönen çamaşırların yıkanmasını sağlamıştır. Yıkama sisteminde kullanılmaya başlanılan Bu teknoloji, teknik özellikleri oldukça ilerlemiş olan günümüz çamaşır makinelerinde kullanılan sistemin ilk örneği olarak kabul edilebilir.
Otomatik çamaşır makinelerinde ki bu hızlı dönüş istemi sadece çamaşırların yıkanması için değil aynı zamanda makine içerisinde daha önceden yıkanmış olan çamaşırların suyunun sıkılması işleminde de kullanılır. Yıkama işlemi sona erdikten sonra tekne içinde büyük bir hızla döndürülmeye devam edilen çamaşırlar , santrifüj (merkezkaç) gücü yardımıyla sularını kaybeder ve kısa süreli olan bir havalandırma işleminden sonra ütülenecek kadar sudan arınmış ve nemli bir hale gelirler.
Türkiye’de ise çamaşır makinesine talep 1950 li yıllara geldikten sonra kendisini hissettireye başlamış 1959 tarihinde günümüzde de ülkemizin en önemli Beyaz Eşya ve Elektrikli Ev Aletleri üreticilerinden olan Arçelik tarafından bir yıl sonra ise Profilo tarafından üretilmeye ve satılmaya başlanmıştır. kendini hissettirmiş, 1959’da Arçelik, bir sene sonra Profilo imalata başlamıştır. Bugün 18 şirket bulunan sektörde imalatın %53’ü bu iki firma tarafından gerçekleştirilmektedir. Bugün yurdumuzda her yıl milyonlarca çamaşır makinesi üretilmekte ve bunların bir kısmı iç pazarda satıldıktan sonra geriye kalanları ihraç edilerek ülke ekonomisine büyük katkılar sağlamaktadır.